Tanısal radyolojide görüntü kalitesi önemli bir rol oynamaktadır. Dijital görüntülemenin, görüntüleri sayısal olarak elde etme, işleme ve saklama gibi avantajları vardır. Dijital dedektörlerin geniş dinamik aralığa sahip olması, daha iyi kalitede görüntülerin elde edilmesine olanak sağlar. Ancak hasta dozunda artışa sebep olabilmektedir. Bu nedenle görüntü kalitesi optimizasyonunun, doz ölçümleri ile beraber yürütülmesi gerekmektedir. ALARA (As Low As Reasonably Achievable) prensibine göre ışınlama, gerekli tanısal bilgileri elde etmek için ayarlanmalıdır ve hastaya verilen radyasyon dozu mümkün olduğunca en az seviyede tutulmalıdır. Bu durum, görüntü kalitesi ve hasta dozu arasında optimizasyon olması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu çalışmada, dijital radyografide yaygın olarak yapılan göğüs incelemelerinde görüntü kalitesi (Image Quality, IQ) ile hasta dozu arasındaki ilişki araştırılmıştır. Buna bağlı olarak, farklı demet kaliteleri için sabit dedektör dozunda tüm vücut etkin dozu (Effective Dose, ED) ve cilt dozu (Entrance Skin Dose, ESD) hesaplanmıştır. Aynı zamanda farklı tüp voltajlarının ve farklı dedektör dozlarının klinik görüntü kalitesi üzerine etkisi, % kontrast hesabı ve görünürlük indeksi (Vısıble Index, VI) ile düşük kontrast analizi yapılarak incelenmiştir. Bununla birlikte, termolüminesans (TLD-100, TLD-100H) dozimetrelerinin bu tür çalışmalarda kullanılabilirliği araştırılmıştır. Deneysel ve sayısal olarak elde edilen ölçüm sonuçlarına göre, en düşük tüp voltajı (70 kVp) ile en yüksek tüp voltajı (120 kVp) arasındaki kontrast farkı %67,48 ile %57,29 aralığında değişmektedir. Azalan tüp voltajı ile fotoelektrik etki daha baskın hale gelir ve saçılan foton miktarı azalır. Saçılan fotonların azalması sayesinde görüntü kontrastında iyileşme gözlenmiştir. Artan tüp voltajı ile görünürlük indeksi (Vısıble Index, VI) değerinin azaldığı görülmüştür ve bu sonuç, azalan tüp voltajlarında görüntü kalitesinin iyileştiği anlamı taşımaktadır. Çalışmanın diğer temel veri kaynağı olan lüminesans dozimetrelerde, TLD-100 ile gerçekleştirilen ölçümlerde, cilt giriş ve cilt çıkış değerleri arasındaki oran 1,24 olarak bulunmuştur. İki değer kıyaslandığında anlamlı bir fark olmadığı gözlenmiştir. TLD-100H'dan elde edilen cilt giriş değeri ile cilt çıkış değeri arasındaki oran ise yaklaşık olarak 17 kattır. Bu sonuç, TLD-100H' ın TLD-100'e göre daha yüksek hassasiyetinin olduğunu doğrulamaktadır. Düşük dozun söz konusu olduğu durumlarda ve diagnostik enerji çalışma aralığında TLD-100H dozimetrelerin daha kullanışlı olduğu gösterilmiştir. [ABSTRACT FROM AUTHOR]