Amaç: Günümüzde yaşam süresinin uzaması ve yaşam kalitesinin artışı, yaşam tarzı değişiklikleri ile birlikte kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin oranı da artış göstermektedir. Kardiyovasküler hastalıklar çağımızın özellikle de yaşlı nüfusun en önemli ölüm ve morbidite sebebi olmaya devam etmektedir. Kardiyovasküler hastalıkların en önemli ve en sık nedeni aterosklerozdur ve bu da kliniğe KAH, PAH gibi hastalıklar spektrumu ile yansımaktadır. Kalp ve damar hastalıklarında medikal ve girişimsel tedavi yöntemlerinin yanı sıra cerrahi tedavi de yaygın olarak kullanılmaktadır. KAH, PAH’ı yaş, hiperlipidemi, sigara, DM, HT gibi pek çok predizpozan faktör içermektedir. Bu risk faktörleri aynı zamanda uygulanan cerrahi tedaviler sonrasında morbiditeye neden olabilmekte, yoğun bakım ve hastaneden kalış sürelerini uzatabilmektedirler. Yöntem: Biz bu çalışmamızda ocak 2007 – aralık 2010 tarihleri arasında kliniğimizde cerrahi yöntemle tedavi edilen 868 KAH ve 268 PAH’nı retrospektif olarak inceleyerek operasyon sonrası ABH’na gidiş, yoğun bakım ve hastanede kalış sürelerinin etkileyen operasyon öncesi risk faktörlerini araştırdık. Bulgular: ABH gelişen hastalara yapılan kan ürünü transfüzyonu ortalamaları hem periferik hem de KAH da literatürde de belirtildiği gibi yüksek saptanmıştır. Aynı şekilde HT ve operasyon öncesi düşük Htc düzeyinin operasyon sonrasında ABH gelişme riskini arttırdığı saptandı. KOAH saptanan KAH’ında yoğun bakımda yatış süreleri diğer hastalara göre yüksek, sigara içen PAH’ında kan transfüzyonu ortalaması, yoğun bakım ve hastanede kalış süreleri daha uzun saptandı. Literatürden farklı olarak LDL yüksekliği olan KAH’ında hastanede yatış süreleri uzun tespit edildi. Sonuç: Bu bulgular eşliğinde preoperatif risk faktörlerinin dikkatlice değerlendirilip gerekli operasyon öncesi ve sonrası medikasyonlar ile KAH ve PAH hastalarında uygulanan cerrahi sonrasında morbidite oranlarının azaltılabileceği, yoğun bakım ve hastanede yatış sürelerinin kısaltılabileceği kanısındayız. [ABSTRACT FROM AUTHOR]