Giriş: Eski çağlardan beri görülmekte olan tüberküloz günümüzde de önemli bir halk sağlığı problemidir. En sık akciğer tutulumu bilinmekle beraber genitoüriner sistem tüberkülozu akciğer dışı tutulumun önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Genitoüriner sistem tüberkülozu %4-20 sıklıkta bildirilmektedir ve en sık etkilenen organlar böbreklerdir. Böbreklere yayılım hematojen yolla gerçekleşmektedir ve farklı şekillerde ağır hasara neden olabilmektedir. Yaşam standartlarını bozan tüm koşullar (savaş ve afet gibi) bu fırsatçı enfeksiyonun sıklığını arttırmaktadır. Suriye’de yaşanan savaşın ardından Türkiye’ye göç eden mültecilerden birisi olan olgumuz bu açıdan dikkat çekicidir. Ayrıca sinsi klinik seyri ve farklı başvuru tabloları tanıda zorluğa yol açmıştır. Olgu: On beş yaşında Suriye uyruklu kız hasta, üç gündür devam eden karın ağrısı, idrarını yaparken yanma ve yan ağrısı yakınmaları ile başvurdu. Fizik muayenesinde patolojik bulgu olarak suprapubik ve kostovertebral bölgede hassasiyet mevcuttu, BCG skarı yoktu. Laboratuvar tetkiklerinde hafif anemi, CRP ve eritrosit çökme hızında yükseklik, piyüri ve mikroskobik hematüri mevcuttu. İdrar kültürü alınarak hastaya seftriakson başlandı. İdrar kültüründe üreme olmayan hastanın üriner sistem ultrasonografisinde sağ böbrek parankiminde ekojenite artışı saptandı. Antibiyotik tedavisi ile piyürisi gerileyen hasta ayaktan izlenmek üzere taburcu edildi. 10 gün sonra hasta karın ağrısı ve kusma yakınmaları ile tekrar başvurdu. Muayenesinde; hasta düşkün görünümlü, sağ alt kadranda hassasiyet ve defans, sağ kostovertebral bölgede hassasiyeti mevcuttu. Laboratuvar tetkikleri önceki gelişi ile benzer idi. Piyüri ve hematürisi olan hastanın idrar kültüründe yine üreme olmadı. Akut batın açısından yapılan görüntülemelerde hastada subileus ve sağ böbrek üst polde nekrotik, granulomatöz lezyonla uyumlu görünüm saptandı. Düşkün ve kaşektik görünen hastanın idrarda lökosit ve eritrosit olduğu halde iki kez idrar kültüründe etken üretilememesi, görüntüleme yöntemleri ile sağ böbrekte nekrotik, granülomatöz lezyon görülmesi üzerine genitoüriner sistem tüberkülozu açısından tetkiklere başlandı. PPD testinde endurasyon çapı 23 mm saptandı. Sabah idrarında üç gün yapılan Ehrlich Ziehl Neelsen (EZN) boyaması sonucunda aside dirençli basil (ARB) gösterildi ve Löwenstein jensen besiyerine ekilen idrarda mycobacterium cinsi bakteri üredi. Hastaya genitoüriner sistem tüberkülozu tanısı konuldu ve 4'lü anti-tüberküloz tedavi başlandı. On beş gün içinde hastanın genel durumu düzelmeye başladı, iştahı arttı, tartı alımı oldu ve karın ağrısı geriledi. Hasta halen poliklinik takibindedir. Çıkarımlar: Tüberküloz akciğer bulguları belirginleşmeden böbrekte ciddi tutulum ve kalıcı hasara yol açabilmektedir. Farklı klinik prezentasyonlar nedeni ile tanı koymak her zaman kolay olmamaktadır. Tekrarlayan steril piyüri ve mikroskobik hematüri, diğer nedenlerin yanında genitoüriner sistem tüberkülozu açısından klinisyeni uyarmalıdır. [ABSTRACT FROM AUTHOR]