Açık kalp cerrahisinden sonra görülebilen atrial fibrilasyon (AF) kısa ve uzun dönemde ciddi sonuçlara yol açabilen komplikasyonlardandır. Ortaya çıkış mekanizması net olarak bilinmemekle birlikte, oksidatif stres faktörü ön plana çıkmaktadır. Bu çalışmada oksidatif stres belirteci olarak kabul gören kan gama-glutamil transferaz (GGT) düzeyinin koroner arter baypas cerrahisi (KABC) sonrasında AF gelişen olguların önceden tespit edilebilmesinde kullanılacak bir parametre olup olmadığı araştırılmıştır. Hastanemiz kalp ve damar cerrahisi kliniğinde KABC uygulanan 100 olgu çalışmaya dahil edildi. Kronik karaciğer hastalığı, preoperatif dönemde atrial fibrilasyon (AF) olanlar, geniş sol atrium (4.5 cm'den büyük) bulunan olgular, acil baypas gerektiren olgular ve troid disfonksiyonu bulunan olgular çalışmaya dahil edilmedi. Operasyon öncesi tüm olgularda ekokardiyografi, rutin kan tetkikleri, EKG, kan GGT düzeyleri değerlendirildi. AF gelişen (grup I, n=36) ve gelişmeyen (grup II, n=64) hastalar operasyon sonrasında bir ay boyunca takip edildi. AF gelişen gruba medikal tedavi uygulandı. Operasyon öncesinde beta blokör kullanan hastaların tedavisine operasyon sonrasında da aynı şekilde devam edildi. Çalışmadaki iki grup arasında yaş, cinsiyet, kardiyovasküler risk faktörleri ve koroner arter hastalığı yaygınlığı açısından istatistiksel olarak farklılık saptanmadı. Postoperatif erken dönemde AF gelişen olgular içinde belirgin GGT yüksekliği saptandı ancak iki grup arasında istatistiksel bir farklılık saptanmadı. Bununla birlikte AF gelişen grupta serum AST düzeyleri anlamlı olarak yüksekti. Bu çalışmada, KABC sonrasında görülen AF olgularının preoperatif dönemde belirlenebilmesi açısından bir oksidatif stres belirteci olan GGT değerleri istatiksel olarak anlamlı olamamakla birlikte yüksek saptandı. KABC sonrasında erken dönemde AF gelişmesi ile serum GGT ilişkisini değerlendirebilecek geniş serili araştırmalara ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. [ABSTRACT FROM AUTHOR]