Giriş- amaç: İlaca bağlı aşırı duyarlılık reaksiyonlarının (ADR) prevalansı ve insidansı dünya çapında artmaktadır. Artan morbiditeye ve maliyetlere neden oluyorlar. Ayrıca hekimler için yönetilmesi en zor konulardan biridir. İlaca bağlı HSR'lerin etiyolojisini, yaygınlığını ve tetikleyici faktörlerini anlamak, bunları tedavi etmek ve önlemek önemlidir. Bazı literatür verileri ülkemizde DHR sıklığının yaklaşık %2 olduğunu göstermektedir ancak bugüne kadar Orta Anadolu'nun doğu kısmı uyuşturucuya bağlı HSR açısından özellikle araştırılmamıştır. Bütün bu bilgiler doğrultusunda amacımız, üçüncü basamak bir üniversite hastanesi alerji polikliniğine başvuran hastalarda ilaç aşırı duyarlılığının sıklığını, etiyolojisini ve klinik özelliklerini belirlemek ve ilaç ile indüklenen anafilaksiyi etkileyen faktörleri değerlendirmektir. Materyal-metodlar: Bu retrospektif kohort çalışmasında, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi alerji polikliniğine 2 Temmuz 2018 - 10 Aralık 2019 tarihleri arasında başvuran 8295 hastanın tıbbi kayıtları geriye dönük olarak hastane veri sistemi tarafından ICD kodu Y57.4 (farmakolojik ajanların neden olduğu advers etkiler) kullanılarak incelendi. İlaç aşırı duyarlılık reaksiyonlarının (ADR) sıklığı, etiyolojileri, demografik ve klinik özellikleri değerlendirildi. Bulgular: Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi alerji polikliniğine başvuran 8295 hastadan yaş ortalaması 40,52± 14,85 olan 159 hasta (129 kadın, 30 erkek) ilaç ile indüklenen aşırı duyarlılık reaksiyonu (İAR) tanısı ile değerlendirildi. Başvurular arasında IAR sıklığı yaklaşık %2 saptanmıştır. Eşlik eden alerjik hastalıklar arasında solunum (%17), deri (%10), venom (n=3), ilaç (%7) ve gıda (n=2) aşırı duyarlılığı yer almıştır. Çoklu alerjik hastalık tanısı %20’sinde saptandı. %86'sı (n=138) sorumlu ilacı tanıyabildi. İlaç alerjisinin nedenleri non-steroid anti-inflamatuar ilaçlar (NSAII'ler) (%27), beta-laktam antibiyotikler (%16), beta-laktamlara ve NSAII'lere eş zamanlı duyarlılık varlığı (%8), non-beta laktam antibiyotikler (%8) ve diğer tür ilaçlardı (%39). Hastaların %80'inde tip 1, %21'inde tip 4, 7'sinde non-immun aracılı ve 9'unda tip 1 ve 4'ten oluşan mikst tip reaksiyon görüldü. Anafilaksi %46,5 oranında meydana geldi. %15'inde derece 2, %22'sinde derece 3 ve 4'ünde derece 4 anafilaktik reaksiyon vardı. Sistematik değerlendirmeye göre %93 deri, %38 solunum, %29,5 kardiyovasküler, %25 nörolojik ve %11 gastrointestinal semptomlar gözlendi. NSAII'lere (% 88,6) ve beta-laktamlara (% 82,5) alerji, tip 1 reaksiyonlarda, tip 4 ve karma tip reaksiyonlara göre daha sıktı (p<0,001). Tartışma ve sonuçlar: İlaç ile indüklenen anafilaksi genellikle 3. Derece idi, NSAII'ler ve beta-laktamlar tarafından meydana geliyordu ve kutanöz semptomlarla kendini göstermekteydi. İlaç ile indüklenen ADR'ler genellikle NSAII ve/veya beta-laktamlar tarafından meydana gelse de, vakaların %40'e varan kısmında proton pompası inhibitörleri ve vitaminler gibi ilaçlar suçludur. İlaç ile indüklenen anafilaksinin değerlendirilmesinde bu gruba özel dikkat gösterilmelidir. Özellikle ilaç ile indüklenen anafilaksi başta olmak üzere İAR tanısının ihmal edilmemesi için sağlık çalışanlarının ve hastaların daha fazla bilgilendirilmesi gerekmektedir. [ABSTRACT FROM AUTHOR]