Geleneksel olarak DSM ve ICD tanı sistemleri mental bozuklukları farklı etyolojileri ve klinik görünümleri sergileyen ayrı hastalıklar olduğu ilkesine dayanmaktadır. Buna karşın transdiagnostik yaklaşım genetik, epidemiyolojik ve sinirbilim araştırmalarında farklı psikiyatrik bozukluklar arasındaki büyük örtüşmelere işaret ederek anksiyete ve depresyon gibi birçok hastalığın ortak etyolojiyi paylaştığını ve benzer klinik özellikler taşıdığını savunur. Bu çerçevede bir araştırma modeli oluşturmak ve gelecekteki sınıflandırmaları şekillendirmek amacıyla Araştırma Alanı Kriterleri (Research Domain Criteria, RDoC) projesi başlatılmıştır. RDoC geleneksel tanı sınıflandırmalarından farklı olarak hastalıkları semptom kümeleri yerine patofizyoloji temelli, beynin nöronal devrelerinin işlev bozuklukları olarak değerlendirir. Ancak, transdiagnostik yaklaşım çalışmalarında karmaşık metodolojiler izlenmesi, kriterlerin net olmaması, çok farklı tanıların aynı çalışmaya dahil edilmesi ve ciddi psikiyatrik hastalıkların yeterince dahil edilmemesi şeklinde kısıtlılıklar bulunmaktadır. Bu yazıda “transdiagnositik (tanıl -ötesi) yaklaşım” yerine “transsemptomatik tanı (semptom ötesi tanı)” vurgulanarak psikiyatride doğru tanının önemi üzerinde durulmaktadır. [ABSTRACT FROM AUTHOR]