Amaç: Yenidoğan döneminin önemli enfeksiyonlarından biri olan pnömoni akciğerlerin enflamasyonu ile giden bir klinik tablodur. Solunum sıkıntısı olan her yenidoğan pnömoni açısından dikkatli değerlendirilmelidir. Dinamik tiyol-disülfid homeostazı antioksidan koruma, apoptoz, enzim aktivitesinin düzenlenmesi ve detoksifikasyon gibi birçok mekanizmada rol almaktadır. Bu çalışma ile yenidoğan dönemi pnömoni hastalarında tiyol-disülfid dengesini belirlemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya Ocak 2019-Ocak 2020 tarihleri arasında pnömoni tanısı ile yatırılan 40 olgu ve kontrol grubu olarak yenidoğan polikliniğinde değerlendirilen 40 sağlıklı yenidoğan bebek, toplam 80 olgu alındı. Kontrol grubu hastaları polkliniğe rutin kontrole gelen sağlıklı olgulardan seçilmişir, bu vakaların ek hastalığı bulunmamaktadır. Tiroid fonksiyon kontrolü ya da kan gubu tespiti için alınan kan örneklerinden artan serum örnekleri çalışma için kullanılmıştır. Hasta grubunda tüm olguların fizik muayene bulguları, tam kan sayımı ve biyokimya sonuçları, akciğer grafisi, kan kültürü ve viral PCR sonuçları kaydedildi. Tüm olguların disülfid, nativ tiyol ve total tiyol değerleri çalışıldı ve oranları hesaplandı. İstatistik metodu olarak Ki-Kare testi, Independent t-testi ve Mann-Whitney-U testi kullanıldı. Çalışmada p<0.05 değeri anlamlı olarak kabul edildi. Bulgular: Gruplar arasında cinsiyet dağılımı, doğum şekli, gebelik haftası ve doğum ağırlığı ortalaması açısından anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). Pnömoni grubunda tedavi öncesi disülfid düzeyinin nativ ve total tiyol düzeylerine oranı yüksek iken tedavi sonrası düştüğü tespit edildi (p<0.05). Pnömoni grubunda tedavi öncesi disülfid düzeyinin nativ ve total tiyol düzeylerine oranı kontrol grubuna göre yüksek iken (p<0.05), tedavi sonrası oranların kontrol grubu ile benzer olduğu görüldü. Sonuç: Bu çalışmadaki pnömoni hastalarında tedavi öncesi disülfid düzeyindeki artış ile birlikte serum nativ tiyol ve total tiyol oranlarının düşüklüğü oksidatif stresi gösterirken, tedavi sonrası tiyol düzeylerinin kontrol grubundaki gibi yüksek bulunması oksidatif stresin gerilediğini göstermektedir. Çok düşük serum düzeyleri ile çalışılabilen tiyol-disülfid dengesi tanı ve tedavi takibinde destekleyici olacaktır. [ABSTRACT FROM AUTHOR]